kayan resim

Bir Film 1 Kitap

16 Mayıs 2017 Salı

Kelebek Adası






Mavi kelebeklerin hikâyesini bilir misiniz? Mavi kelebekleri her yerde göremezsiniz. Oldukça nadir görülürler. Sabah uyandığınızda, “Bugün mavi kelebekleri görmeye gidiyorum,” diyemezsiniz. Siz onları değil, onlar size bulur. Efsaneye göre bu kelebekler, değişimin habercisidir. Olur da gündoğumunda yolunuzu bir mavi kelebek keserse, bilin ki artık hayatınız eskisi gibi olmayacaktır. Ne hayatınız ne kaderiniz ne şansınız... Artık bildiklerinizi unutun. Belki bambaşka biri girer hayatınıza. Belki bambaşka bir yerde uyanırsınız. Ya da ilk kez adımınızı attığınız bir yerde kendinizi hiç olmadığınız kadar huzurlu ve evinizde hissedersiniz. Kaybolurken bulunursunuz. Geldiğinizi sanarken gittiğinizi görürsünüz. Hayata başka bakarsınız mavi bir kelebek kanat çırptığında, çünkü size başka bakıyordur artık hayat.

“Sarah Jio, beklenenin üzerinde bir kitapla karşımızda. Okurken, kıyıya ulaşmak isteyen bir yolcu gibisiniz, her zamanki gibi bütün kalbi çevreleyen bir aşk... Kitabı bitirdikten sonra etkisinden çıkamayacaksınız. Gördüğünüz her kelebek size ‘Kelebek Adası’nı hatırlatsın ve umudu hissettirsin.” - Berna Saray / SarahJioTurkey

KİTAP YORUMUM:

Sarah Jio yine insanı içine çeken yüreğine dokunan bir kitapla karşımızda. Kitabın kapağının güzelliği içimi açtı resmen.Kitabı okurken yazarın küçük sürprizleri ile karşılamak okumayı daha da keyifli kılıyor.Düşünmeden alıp okuyabilirsiniz Sarah Jio beklentilerimizi karşılıksız bırakmıyor.



Carl Sagan- Soluk Mavi Nokta

Kitap Hakkında
Carl Sagan, keskin bakışını Evren’in muhteşem gizemine atmış ve dahası bunu dünya genelinde milyonlarca okurun rahatlıkla anlayacağı bir açıklıkla dile getirmişti. Soluk Mavi Nokta işte bu taçlanmış çalışmanın adıdır. İnsan ırkı nihayet radikal anlamda yeni bir sınır bölgesine, yani uzayın sınırına gelip dayandığında, gelecek kuşaklar çağımıza geçip gitmiş bir zaman olarak bakacaklardır. Soluk Mavi Nokta’da Carl Sagan, kozmostaki bu muhteşem yeni tarihimizin izini sürüyor ve güneş sistemimizden çıkıp galaksilerin ötesindeki mesafelere yol alırken, bize daha önce bir karaltı gibi görünen bu yeni geleceği anlatıyor. Carl Sagan başka dünyaların keşfinin ve bu dünyalara olası yerleşimlerin ne bir fantezi ne de bir lüks olmadığı konusunda ısrarcı: elbette insan ırkının hayatta kalması için gerekli olan koşulların da farkında olarak sürdürülen bir ısrar bu...
“Müthiş ilham verici.”
-People-
“Çok güzel ve dokunaklı... Duygu ve zekayla desteklenmiş jargonsuz bir dil... Sagan’ın iyimser hayali... her bölümde parıldıyor.”
-Time-
“Giderek genişleyen uzay yolculuğuna ve keşfine somut ve şiirsel bir bakış... Tipik Sagan tarzıyla, savunduğu şeyleri muhteşem ve güzel kılıyor.”
-The San Diego Union-Tribune-
“Büyüleyici... [Sagan] evrenin müthiş zenginliğine gerçekten iman etmiş biriydi, ve her birimizi birer havari haline getirecek.”
-Entertainment Weekly-
“Güncel mucizelerle gelecekteki büyük meseleler arasında çok hararetli bir bağlantı kuruyor... Anlaşılması zor doğanın açıklığa kavuşturulması ve bilimsel araştırmanın büyüleyiciliği konusunda bundan üstün kitap yok günümüzde.”
-Scientific American-
“[Soluk Mavi Nokta’da,] Galileo, Einstein gibilerin söylev verdiği bir salon havası var.”
-Air & Space-
“Tutkulu, belagatli... [Sagan] düş gücümüzü ateşliyor ve bilimi müthiş bir drama dönüştürüyor.”
-Booklist-
“Belagatli, coşkulu... Türümüzün bu uçsuz bucaksız aleme açılma cesaretini göstermesi ve bir uzay uygarlığı kurması gerektiği yolunda çok inandırıcı bir tez oluşturuyor.”
-Kirkus Reviews-
Kitap Yorumum 
Dünya'nın voyager uzay 1 aracı tarafından rekor uzaklıktan çekilen fotografın adıdır. Yazarımız burdan esinlenerek kitaba bu ismi vermiştir. Carl Sagan'ın kitapda anlatmak istediği tarihte her savaş, her diktatör, her aşk,her köle, hersey ama herşey o küçük mavi noktada yaşandı.. İnsanların kendini bir şey sandığı bu hayatta aslında hersey aslında küçük o mavi nokta. o soluk mavi noktadan geçildi, yeni ufuklar açıldı, ya hayatta aşamadığımız egomuza ne oldu? Kitap normalin dışında bir dille yazılmış. ben çok beğendim çünkü kitap günümüzün tüm sorunlarını aslında yargılıyor. Eğer hayatınızda bu tarz kitap okumadıysanız tavsiye ederim. İyi okumalar dişerim.

Bülbül







BİR KADININ RUHUNUN MANZARASI 
SAVAŞTAKİ BİR DÜNYA KADAR HIZLI DEĞİŞEBİLİR.

II. Dünya Savaşı döneminde Fransa’da yaşayan iki kız kardeş, annelerini küçük yaşta yitirmiş ve babaları tarafından terk edilmiştir. Viann henüz çocukken âşık olduğu Antoine’la evlenip acı tatlı bir hayat kurmayı başarırken isyankâr Isabelle gittiği bütün okullardan ya atılmış ya da kaçmıştır. Savaş alevlenmeye başlayınca Viann’in kocası cepheye çağrılır. Yine okuldan atılan Isabelle’inse ablasının yanına gitmekten başka çaresi yoktur. Fakat iki kız kardeşin arası savaş yüzünden açılır. Isabelle direnişe katılmanın bir yolunu bularak sayısız hayat kurtaracak ve imkânsız bir aşka tutulacaktır. Yolunu gözlediği veya sonsuza dek veda ettiği sevdikleri için bahçesindeki kurumuş elma ağacına birer kurdele bağlayan Viann ise çok sevdiği kocasının yokluğunda, yabancı erkeklerin işgal ettiği bir şehirde zulme, açlığa ve korkuya göğüs gerecektir.
Bazı kadınlar doğuştan cesurdur; doğru olan için savaşmak, hayat kurtarmak ve gidişatı değiştirmek uğruna kendi canlarını tehlikeye atarlar. Isabelle bu kadınlardandı… Ama bazı kadınlar da sabır ve fedakârlıklarıyla direnir, sevdiklerini koruyup kollar ve hayatı onlar için yeniden inşa eder. İşte, Viann’in hikâyesi de tam olarak böyleydi…

“İki kadının Fransız Direnişi’ne verdiği destek, aşkları, kayıpları ve zaferleri… Bülbül’ü elimden bırakamadım.”
Suzanne Droppert

Bülbül’ün edebiyat dünyasındaki etkisi bir fırtınadan farksız olacak.”
Booklist 

“Gözlerinizde yaş kalmayana kadar sayfaları çevirmeye devam edeceksiniz.”
Daily Mail  

“Kitabı aldım, okudum, çok sevdim ve önce karıma, sonra da kız kardeşime verdim. Fakat kitabın yanında bir kutu mendil hediye etmeyi unutmuşsunuz.”
Tom Vail

“Her satırına hayran oldum!”
Barbara Kelly

Bülbül gerçekten nefes kesiciydi! Bu kitabı okuyun. Zor zamanlarda doğru olanı yaptıklarına inanan iki genç ve cesur kız kardeşin hikâyesi sizi sürekli şaşırtacak.”
Dr. Miriam Klein Kassenoff

“Kardeş sevgisi, dostluk ve kayıplar üzerine etkileyici bir roman. Okurken çok gözyaşı dökeceksiniz…”
Look

Bülbül aile arasında bir kırgınlıkla başlıyor ve Nazilere direnmek için hayatlarını tehlikeye atan sıradan kadınların cesareti ve kahramanlığıyla savaşın korkunç atmosferinde müthiş bir sona doğru ilerliyor. Bir hikâyeden duygusal olarak bu kadar etkilenmeyeli uzun zaman olmuştu.”
Marilyn MacIvor 

“Daha ilk sayfasından itibaren özümsenip sindirilmeyi, hissedilmeyi ve sevgiyle paylaşılmayı hak eden bir roman. İki kız kardeş arasındaki bağ son derece dürüst ve insanın içini sızlatıyor. Büyüleyici ve bir o kadar da hüzünlü…”
Cherise Bailey

Bülbül’ü bitirdikten sonra gözyaşlarımın dinmesi birkaç saatimi aldı. Gerçekten kusursuzdu.”
Jody Robinson

“Gözlerim dolduğu için okuyamadığımdan kitabı en az üç kez elimden bırakmak zorunda kaldım ve bitirince de birazcık hıçkırıklara boğulmuş olabilirim. Tam anlamıyla olağanüstü bir hikâye!”
Kristin Pidgeon


KİTAP YORUMUM:  Son derece sürükleyici bir roman, elinizden bırakamayacaksınız ; yazarın bir çok kitabını okudum bu kitabı da diğerleri kadar güzel . Savaş mücadelesi gözlerimi doldurdu  duyguların okuyucuya geçtiği bir kitap olmuş.Düşünmeden alın , okuyun.


15 Mayıs 2017 Pazartesi

Sinan Akyüz- Yağmurun Gelini
Kitap Hakkında

Bazen alıp başını gitmek ister insan. Uzaklara, çok uzaklara… Görürüm ki sen de alıp başını gitmek istersin buralardan.   O vakit ben de seni yanımda götüreyim derim…” Delal iliklerine kadar sarsıldı. Sonra ani bir öfke hissetti içinde. “Doğrudur,” diye bağırdı. “Uzaklara, hem de çok uzaklara gitmek isterim… Fakat Şiyar’ımın olmadığı bir yere de gitmek istemem.” Mamo sakinliğini hiç elden bırakmadı. “İstersen acele hüküm verme,” dedi. “Yarın sabaha kadar vaktimiz vardır. Bilesin ki benim oğlum da senin gibi yaralıdır. Bu kötü günlerinizde birbirinize yoldaş olursunuz kızım. Baran’ım elbette iyileşecek, bir gün ayağa kalkacaktır. O zaman da senin yaralarını o iyi edecektir…” Düğün günü güzeller güzeli Delal, gelin alayıyla damat evine vardığında hayatının en mutlu gününü yaşıyordu, ta ki Şiyar’ının atı Cengâver bir başına ortaya çıkıncaya kadar… Nasıl olmuştu da mutluluk bu kadar çabuk uçup gitmişti ellerinin arasından? Nasıl olmuştu en güzel günü kara güne dönüşüvermişti? Şimdi nasıl Şiyar’ın kardeşi Diyar’a eş olacaktı? Töreye nasıl karşı gelecekti? Sürdü Cengâver’i ölüme, ama kader ona başka bir yol çizdi. Önce Mamo’yu gönderdi, sonra da umudu… 1950’lerde sınır kaçakçılığını önlemek için tüm sınır mayınlanmış, yaşanan kayıplarla hayatlar değişmişti. Tıpkı Delal ile Şiyar’ınki gibi. Onların gerçek yaşamlarından yola çıkarak kaleme aldığı bu kitapla Sinan Akyüz, bize her ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmememiz gerektiğini hatırlatıyor. Sevginin ve cesaretin gücüyle… İncir Kuşları, Piruze, Aşk Başka Evde gibi çok okunan kitapların yazarından yine soluk soluğa okuyacağınız bir roman…

Kitap Yorumum
Sinan Akyüz'ün tüm kitaplarını önerebilirim okuyuculara. Gerçekten de hem kalite hem akıcı ve dili o kadar güzel ki tüm kitaplarının. Düğünü olacağı gün sevdiği adamın öldürülmesiyle okuyanı esir alıyor Delal'ın hikayesi... Ateşe düşen gençliğinin küllerinden doğuyor kitap. bundan büyük acı yoktur derken, işte burdan sonu geldi dediğimiz yerden yürüyor kalem. Sevdiği adamın ölümüne mi yansın, törenin işleyişine mi, hiç tanımadığı adama mı kendini kurban etsin bilemiyor. Delal ve biz okuyucuları bilemiyoruz. Kitabın devamını okuyunca anlayacaksınız dır mutlaka. Herkese keyifli okumalar dilerim.
ARRIVAL(GELİŞ)-DENİS VİLLENEUVE
Film Hakkında
Ted Chiang'ın Arrival - Geliş (Türkçesi: Monokl Yayınları) kitabından uyarlanan film, son yılların en iyi filmlerinden biri olarak nitelendiriliyor!
Gizemli uzay aracı Dünya'ya gelir ve dilbilimci Louise Banks (Amy Adams) tarafından yönetilen seçkin bir topluluk bu uzay aracını incelemeye gelir. İnsanlık, küresel bir savaşın eşiğindeyken Banks ve ekibi cevapları elde etmek için zamana karşı bir yarışın içinde bulurlar kendilerini. 

Geliş - Arrival'da Zack Snyder'in Man of Steel ve Batman v. Superman filmlerinde Lois Lane rolünü canlandıran Amy Adams'a, Avengers'ta Hawkeye'ı canlandıran Jeremy Renner eşlik ediyor.
Film Yorumum
Arrival (Geliş), bir sinematik mucize: Minyatür bütçeli bir bağımsız filmin tutkusuna ve yaratıcılığına sahip yüksek bütçeli, genel seyirciye pazarlanan bir Hollywood filmi. Safi göz boyayan pahalı özel efektler ve gereksiz aksiyon sahneleri yerine insanların evrenle, zamanla, ve kendileriyle olan bağlantısı hakkında zor sorular soran yetişkin bir hikaye. Türün en başarılı örneklerinin yaptığı gibi yüzeyde soğuk ve duygusuz görünen bilim öğelerini bizim zaman ve maddeye olan egzistansiyel bağımızı derinden inceleyen bir sert bilim-kurgu opusu. Güzel denebilecek kıvamda bir film. izlemekten keyif alabileceğiniz film. İyi izlemeler dilerim.


Dorothy ilk defa öldüğünde on iki yaşındaydı. 
En azından bana söylediği buydu. 
Delirdiğini düşünmüştüm ama şimdi 
ona inandığım için esas deli ben miyim diye merak ediyorum. 
Öyleysem bunların hiçbirinin önemi yok demektir. 
Ama değilsem… 
Eh, o zaman dünya benim düşündüğüm gibi bir şey değil demektir.
Üstelik tek bir dünya yok.

Kafanız karıştıysa canınız sıkılmasın. Benimki de karışmıştı. 
Okuyun, anlayacaksınız. Sonra karar verirsiniz: 
Ben mi delirdim yoksa siz mi?

Hortum seni sürükledi.
Şimdi hikâyeye baştan başlayacaksın.

Aklını, kalbini, duyularını karıştıracak bir dünyayla karşı karşıyasın.
Bu diyarda gündüzler karanlık turuncu, güneş siyah, geceler bembeyaz.
Büyünün yerini bilim aldı.
Hatırladığın herkes, her şey artık çok daha güzel, korkunç, acımasız.
Yeniden keşfetmeye hazırlan: OZ'u ya da kendini!

KİTAP YORUMUM: 
Adam Fawer'nın tüm kitaplarını okumuş biri olarak şunu söyleyebilirim ki bu kitap sanki tam olmamış .Kitabın arkasındaki yazıyı okuyunca içimde bir heyecan ve merak uyandırdı.Fakat üzülerek söylemeliyim ki okuduktan sonra  bu merakın karşılığını bulamadım.Daha önceki kitapları ile karşılaştırıp beklentiyi yükseltmeden okursanız beğenebilirsiniz diye düşünüyorum ama ben bunu yapmadığım için kitabı çok beğenemedim.

Havva'nın Üç Kızı








İnanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuk...
 
Ben ne annem gibi dindarım, ne babam gibi kâinatın, beş duyumla kavradığım şeylerden ibaret olduğuna kaniyim. Öyleyse ben neredeyim? Ne mutlak dindarlığa, ne de mutlak akılcılığa dahil olmak isteyenler için bir başka yaklaşım, yeni bir varoluş şekli yok mu acaba? Bir üçüncü yol mesela? Kim bilir?
 
Şirin, Mona ve Peri… Günahkâr, İnanan ve Şaşkın. Münkir, Mümin ve Mütereddit… Böylesine farklı üç genç kadın nasıl bir araya gelebilir? Arkadaş olabilirler mi sahi? Hatta kız kardeş? 

Tanrı, bilim, kimlik, aidiyet, Doğu-Batı tartışmalarının tam ortasında hiç kimselere benzemeyen, karizmatik bir adam, sarsıcı bir skandal ve sıra dışı bir aşk...  yarım kalan... seneler sonra yeniden canlanan...
Elif Şafak büyüleyici dili ve sağlam olay örgüsüyle inanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuğa çıkarıyor bizleri. 
Havva’nın Üç Kızı Türkiye ile Avrupa, dün ve bugün arasında gidip gelen güncel bir hikâye anlatıyor. 

Yüzyılımızın en çok tartışılacak konularından birini kışkırtıcı kahramanlar aracılığıyla ele alan, temposu hiç düşmeyen, kolay kolay unutamayacağınız bir roman.

KİTAP YORUMUM: Elif Şafak bu sefer karşımıza değişik bir konu ile çıkıyor. Açıkçası kitabı okurken ön yargı ile yaklaştım bazı kitapları bana pek hitap etmemişti çünkü kitabı okuduktan sonra düşüncelerim değişti konu olarak ve akıcılık bakımından kitabı beğendim sonu bir tık zayıf gelse de konu beni kendine çekti.Konuya gelecek olursak üç farklı kültürden genç kızın yollarının kesişmesi ve  Doğu-Batı kültürünün yarattığı sorunlara açık ve güzel bir şekilde değinilmiş.Saf bir kızın kendi içindeki aşkı da kitabı daha özel kılıyor.